Konfor alanı; bir insanın alışkanlıklarından oluşan, risk almadığı, kendini güvende hissettiği, günlük rutinlerinden oluşan yaşam alanıdır. 

Bizler bazen hayatımızdaki ufak problemleri çözmeden yaşamaya devam ederiz ve zamanla o problemler bizi rahatsız etmemeye başlar. 

Konfor alanının içinde gelişmekten bahsetmek mümkün değildir. Bu alanı terk ettiğimiz anda birey için gelişim başlar. 

Ailemizin tercih ettiği ya da önayak olduğu okulda öğrenim görmek bir konfor alanıdır. Fakat o okulda sosyal sorumluluk projelerinde bulunmak, araştırmak, insanlara faydalı olmaya çalışmak konfor alanının dışına çıktığınızı gösterir ve bu da gelişmenin başladığı andır. 

Peki neden konfor alanının dışına çıkmalıyız? 

-Çünkü, hiçbir gemi limana demir atıp, beklemesi için üretilmedi. 

-Çünkü, konfor alanından çıkmamanın bedeli, konfor alanından çıkmanın bedelinden fazladır. 

-Çünkü, konfor alanından çıkarsanız; vaktinizi yaşlanmak için değil, gelişmek için kullanmış olursunuz. 

Evet, güvenli alanınızı terk etmek hiç kolay değil. 

O ilk deneme, ilk denize atlayış, alışkanlıkların dışına çıkmak hiç kolay değil. 

Ama emin olun ki bir pencere önü çiçeği gibi yaşamaktan daha güzel sonuçlar verecektir. 

Tarihte, Ulu Önder Mustafa Kemal ATATÜRK 9. Ordu Müfettişliğinden istifa etmeseydi, konfor alnını terk etmemiş olacaktı. O, güvenli alanını terk etti, ismini tarihe silinmeyecek harflerle yazdırdı ve arkasında büyük eserler bıraktı. 

Kristof Kolomb, eğer Büyük Okyanus’u aşarak güvenli alanını terk etmeseydi, Amerika’yı hiç keşfedemeyecekti. 

Unutmayalım ki ‘’CESARET’’ kelimesinden ‘’C’’ harfi çıkartılırsa geriye kalan kelime sizin konfor alanınızdır. 

Hayatınıza faydalı rahatsızlıklar katmanız dileğiyle. 

Bedir EYRİPARMAK